Dört Başlıkta Uyutulan Doğu Toplumu – 1

Ben bilim insanı ya da araştırmacı biri değilim. Ancak geçenlerde arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumaya başladığım bir kitabın ele aldığı konular oldukça dikkatimi çekti. Güncel meseleleri de içine alan kitabın bir bölümünden sizlere aktarmak üzere notlar çıkardım. İnanıyorum ki çıkardığım notlar sizlerin de dikkatini çekecektir.

Başlıktan da anlaşılacağı gibi zihnimizle oynayan batı anlayışının bizleri uyuşturduğu dört konuyu sizlere aktarmak istedim.

Batı anlayışı hiçbir zaman dünya toplumlarının refahını ve toplu bir gelişmeyi kabul etmemiştir. Kendilerini her daim üstün gördüklerinden doğu toplumunun da kendileri gibi olmaları için oluşturduğu argümanlarla zihin bulanıklığı yapmaktadır. Zihin bulanıklığını dört ana başlıkta sizlere aktarmak istiyorum. Bu dört ana başlık Bilim, İnsan Hak ve Hürriyeti, Hukukun üstünlüğü ve Demokrasi.

İlk olarak batı dünyasının bizleri uyuşturduğu BİLİM konusu ile ilkyazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

BİLİM; Aslında Bilim her toplum için çok önemli, faydalı, fırsat sağlayan ve reddedilmeyecek bir alandır. Ancak bizim burada bahsettiğimiz sorun bilimin kendisi değil, bilimin batı tarafından hangi amaçla ve nasıl kullanıldığıdır.
Mesela Kimyasallar bilim ve insanların faydalanması için kullanılabilir. Ancak batı kimyasalları kitle imha silahı olarak insanları hasta edecek mamul olarak kullanır. Gıdalara GDO karıştırır, önce insanları toplu olarak hasta eder ve bunun için bilimi kullanır. Daha sonra yine bilimi kullanarak çeşitli kimyasallarla bulduğu ilacı pazarlayarak para kazanır. Bu tam bir döngüdür. Bütün bu yaptıklarını çeşitli medya kuruluşları ile destekleyerek gelirini artırır. Yani bilimi kazanca dönüştüren bir anlayışla bize sunar. Hatta bizim toplumumuzun kadim tedavi yöntemlerini tümden reddetmez ama “Orta çağ tedavileri, Ananevi tedaviler” diyerek küçümser. Yüzyıllardır denenmiş sonuca ulaşmış bitkisel ilaçları zihnimize faydasız otlar olarak nakşeder. Batı anlayışı bunu yaparken medya gücü ve satın aldığı bazı bilim insanları ile de kural koyucu olarak görür. Sonuç olarak “bilim oyununun” kuralını kendisi koyar. Kendi ürettiğine “Bilimsel sonuçlar” derken kadim geçmişe de “Orta çağ anlayışı” yaftasını vurur.

Uzun yıllar çalışmaları ile diğer toplumlar üzerinde bilinçaltı şuuru bu şekilde oluşmuştur. Maalesef bir kısım insanımızın üzerinde “Batı iddiası bilimseldir” anlayışı kabul görmüştür. Batının bilim adı altında sunduğunu siz reddetmeniz durumunda “Bilime karşı gelen yobaz çağdışı” damgasını yersiniz. Batı insanları sömürmek için bilimi kendine kalkan olarak almıştır.

Bizler bilime karşı değiliz elbette. Hatta Kuran ve Sünnet ışığında bilimi kullanmak Müslümanların vazifesidir, zorunluluğudur. Müslümanlar bilim adı altında insanların ezilmemesi için daha çok üretmelidir. Bizim baştan beri bahsettiğimiz; Batı anlayışı, insanları “Bilim” adı altında uyuşturmaktadır.

Allah Resulü peygamberimizin şu hadisi şerif’i ile bu ilk yazımı sonlandırmak istiyorum.

“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır”.

Devam edecek…….