Elektrikli araçlar piyasaya çıktığından bu yana içten yanmalı motorlu araçlarla kıyaslanıyor.
Halk arasında kıyaslamalarda deposu veya aküsü dolu olduğunda menzili, soğuk ve sıcak hava şartlarındaki durumu, kilometre başına harcadığı bedel, satın alma fiyatı ve elde edilen performansların kıyaslaması. Bunları çoğaltmak mümkün ama bugün size çevre yönünden bir değerlendirme yapacağım.
Elektrikli araçlar piyasaya ilk çıktığında, küresel ısınma tehdidini azaltması ve çevreyi kirletmemesi çok ön plandaydı. Aradan geçen zaman zarfında elektrikli araçların ve bataryalarının üretimi ile bataryalarını şarj etmek için kullanılan enerjiyi çevreci olmadığı ve sera gazlarını arttırdığı yönünde konular son zamanlarda daha sık konuşulur hale geldi.
Bunlardan bahsederek elektrikli araçların içten yanmalı motorlu araçlara göre çevreyi daha çok kirlettiği iddiası ilginçtir ki, bugünlerde sık gündeme getiriliyor. Bunu gündeme getiren enstitüler veya bazı akademik organizasyonlar çalışmalarını internet ortamında servis ediyorlar.
Her ne kadar batarya üretiminde sera gazı salınımı gerçekleşse de, her ne kadar elektrikli aracın enerji ihtiyacını karşılamada fosil yakıtlar kullanılsa bile bu oranlar içten yanmalı motorlu araçlardan kesinlikle çok çok daha azdır.
İlginçtir ki bu tür haberler Avrupa ve en çok da Amerika tarafından elektrikli araç liderliğini Çin’in elinden alamayacağını anladığı zaman diliminde yayınlanmaya başladı. Gerek batarya imalatında ve teknolojilerinde, gerekse elektrikli araçların bizzat üretiminde Çin’in geldiği nokta elektrikli araç liderliğini bir başka ülkeye kaptırmayacak kadar açık ara önde olması bu gelişmiş ülkeleri elektrikli araç sevdasından geri adım atmaya yönlendiriyor. Çünkü bu gelişmiş ülkelerin temel mantığı; “ekonomik olarak bize hizmet etmiyorsa en çevreci icadın bile karşısında durulmalı.”
Bu telkinler sonucunda Avrupa ve Amerikalı otomobil sektörü devleri daha önce ilan ettikleri “şu tarihten sonra içten yanmalı motorlu araç üretmeyeceğiz” mottosunu terk edip bu süreçleri daha ileri tarihlere revize ediyorlar.
Ama farkında değiller, bireysel olarak insanların ekonomik bulduğu elektrikli araçlar gün gelip bu sektörü şekillendirecek ve gerekli adımları geç atanlar o korktukları ekonomik kayıplara ise o gün uğrayacaklar.
Alın size vahşi batının kirli yüzünden bir örnek daha…
Sağlıcakla kalın.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.