Connect with us

Hi, what are you looking for?

Genel

Sağlıklı Mutfak İçin Öneriler

İnsan mesleğini severek yapmalı. Bir gıda mühendisi olarak severek yaptığım bu meslekte bana sorulan bazı sorulara bu yazımda kısaca cevaplar vermek istedim.

Gıda zehirlenmeleri her birimizin endişelendiği konudur. Bu sebeple mesleğimizi öğrenenlerin ilk sorduğu soru “Bazı yemekler için ikinci kez ısıtılınca zehirler mi?” oluyor. Bir gıda mühendisi olarak kısaca yemeğimizi pişirdikten sonra en geç 2 saat sonra buzdolabına koymalı ve ısıtırken yemeğin tamamını değil, o an tüketeceğimiz kadarını ısıtırsak hiçbir sorun oluşturmaz.

Yemeklerin sağlıklı kalabilmesi için buzdolabımızın sıcaklığını 4 derecede tutmamız gerekiyor. Çünkü bu derecenin üstünde çoğu bakteri üremeye devam eder. Bizim toplumumuzda yemekleri balkona koyma alışkanlığı var.Balkonlarımız ise sabit ısı olarak 4 derece değildir. Yani yemeklerimizi güvenle saklama alanları balkonlarımız olamaz.

* * * * *

Bir başka sorulan soru ise “Pekmez nasıl kullanılmalıdır?” Pekmez konusu bence çok önemli bir konu. Unutmayalım ki her gıda maddesinin belli oranlarda karıştırılıp belli derecelerde kaynatılması durumunda sağlıklı yiyecekler sınıfına girerler. Maalesef evlerimizde geleneksel olarak yaptığımız pekmezlerin kaynama dereceleri ve karışımları herhangi bir kurala, ölçüye dayanmamaktadır. Böyle olunca da her pekmez şifa kaynağıdır diyemeyiz. Belki bilinçsizce yapıldığında kanserojen madde kaynağıdır bile diyebiliriz. Orantısız ve yüksek ateşle birlikte HMF dediğimiz hidroksimetilfurfural kanserojen maddesi oluşmaktadır ve uzun vadede tüketimi kansere sebep olmaktadır.

Peki hazır pekmez alırken nelere dikkat etmemiz gerekiyor?

En önemli nokta, vakumlu kazanda 70 dereceyi geçmeyen sıcaklıkta kaynatılmış olan pekmez ideal ve sağlıklı pekmezdir.

Pekmezin kullanımı konusunda da yanlış düşüncelere sahibiz.

Mesela şöyle bir yanlış anlaşılma vardır: “Şeker zararlıdır, çocukların keklerine pekmez koyalım.”

Unutmayın! Pekmez ve bal belli sıcaklıkların üzerinde şekerden çok daha zararlı maddeler üretirler.

* * * * *

Gıda zehirlenmeleri deyince ilk akla gelen gıda maddesi ise tavuktur.

Evimize aldığımız en sık gıda maddelerinden olan tavuk kesinlikle yıkanmaz.

Bir gıda mühendisi olarak “Tavuk yıkanmaz” dediğimde çok tepki alıyorum.

Bunu soranlar genelde “Tavuğu herkes elledi ve paketlendi yıkamadan yenmez” cevabı ile muhatap oluyorum.

Unutmayın zaten pişireceğiz, tavukta bahsettiğiniz endişelerin hiçbiri kalmayacaktır.

Oysa yıkadığımız zaman tavukta bulunan bakterileri tezgâhımıza, lavabomuza sıçrayan her yere bulaştırıyoruz, bir nevi kaş yaparken göz çıkartıyoruz.

* * * * *

Aynı şekilde yumurtayı yıkayan tanıdıklarımıza da şahit oluyorum.

Yumurta gözeneklidir.

Yumurta gözenekli bir yapı olduğundan yıkadığımızda o yapıyı bozuyoruz.

Tam kıracakken de yıkadığımızda mutlaka su yiyeceğimiz kaba sıçramış oluyor.

Ayrıca sabunsuz bir yıkama istesek de var olan herhangi bir mikroptan arındırmaz.

* * * * *

Gelelim süt meselesine.

Çevremden en çok tepki aldığım bir konudur.

Sütçüden açık olarak aldığımız sütü ne kadar kaynatırsak kaynatalım bakterileri öldüremiyoruz.

Kaynama süreci uzadıkça yararlı besin öğelerine zarar veriyoruz.

Marketlerden aldığımız Pastörize günlük sütlerle güvenli yoğurt yapabiliriz.

Hem de kaynatmaya gerek olmadan sadece mayalama sıcaklığında ısıtarak.

* * * * *

Patates alırken yeşilleri almamaya dikkat etmemiz gerekiyor.

Yeşil kısımlarda solanin denilen zararlı madde oluşmaktadır ve tüketimi gıda zehirlenmelerine sebep olmaktadır.

Bir şekilde yeşillenmiş patates mutfağımıza girdiyse kabuğunu derin soyarak tüketebiliriz.

Yine filizlenmiş patateslerden uzak durmalı ve mümkünse satın almamalıyız.

* * * * *

Dondurucudan çıkardığın yiyecekleri tezgâh üzerinde çözündürmemiz bakterilerin üremesine zemin oluşturmaktadır, çünkü zararlı mikroorganizmalar oda sıcaklığında çok hızlı çoğalırlar.

Kullanacağımız ürünü bir gün önceden dondurucudan buzdolabına alırsak güvenli çözünme sağlamış oluruz.

* * * * *

Bir gıda mühendisi olarak bana sıkça sorulan soruları, gördüğüm bazı uygulamaları, aklıma gelenleri sizlerle paylaşmak istedim.

Umarım iyi niyetlerle yazdığım bu yazımdan sizler de payınıza düşeni alırsınız.

1991 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde Gıda Mühendisliği okuyup yüksek lisansını Sakarya Üniversitesi'nde yapmıştır. Evli ve 1 çocuk sahibidir. 2014-2021 yılları arası Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı'nda (SAKVA) görev yaptı. 2021 yılından itibaren Sakarya Büyükşehir Belediyesi Aşevinde görev yapmaktadır.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da ilginizi çekebilir.

Genel

Neşet Ertaş’ın “Yolcu” türküsü, hayat serüveninin sorgulandığı ve bu serüvene dair derin düşüncelerin anlatıldığı, yürek burkan bir türküdür. Türkünün her mısrası, insanın dünyadaki yolculuğuna...

Genel

TEBRİKLER SAKARYA KENT KONSEYİ, TEBRİKLER GENÇLİK MECLİSİ. Sohbetlerimizde her nasılsa yeni neslin durumunu tartışmaya açarız. Bu konuda oldukça mahir olan toplumumuz. Gençleri de hedefe...

Genel

İçerisinde bulunduğumuz mevsim gereği gündemimize giren bir meteorolojik yazı kaleme almak istedik. Ama bizim niyetimiz meteorolojiden haber vermek değil. Bu yazıyı Kar haberlerini menfi yapanlar...

Genel

Çocukluğumdan beri duyduğum “Vefalı ol” cümlesini hep merak ederdim. Ne demekti ki vefa? Aklım biraz ermeye başladığında da “Vefa”nın sevdiğine bağlı kalmak manasını taşıdığını...

Previous Next
Close
Test Caption
Test Description goes like this