Connect with us

Hi, what are you looking for?

Genel

11 Kişiydik Zihnimde!

ÖNCE GERÇEKLER

Bilinmezlik, umut, yaşam, sevinç, empati, arayış, kibir, hastalık, çaresizlik, bakış açısı, çocukluk, dışlanmışlık, ego, ironi, saplantı, mutluluk, intikam, gizem.

SONRA HİKAYESİ

ARİF

Hareketsiz bir şekilde aşağıya doğru yavaş yavaş gidiyorum. Koca denizde, masmavi suyun içinde,  derinlere doğru… Hareketsizim ama şuurum açık. Gökyüzünden gelen ışık yansımaları, ışığın yansıdığı denizi, denizdeki beni görebiliyorum ve hissedebiliyorum hatta yorumlayabiliyorum. Acaba diyorum ki; ben boğuluyor muyum?

Ama o zaman acı çekerim, çırpınırım, batmamak için yukarıya doğru hamle yaparım. Ama tüm bunların aksine ben tatlı tatlı, sakin bir halde batıyorum…

Felç mi oldum da böyleyim! Yo hayır, öyle bir şey olduğunu da zannetmiyorum. Niye bir sürü balık görüyorum ve hepsi kıpkırmızı? Daha bu vaziyette çok uzun süre kalabilirim. Ama bu işte bir gariplik var! Rüya mı bu? Buraya nasıl geldim, niye bu haldeyim! Her şey resetlenmiş gibi sanki. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Geçmişi olmayan adam gibiyim. Geçmişi olmayan adam,hımm!

Ayağım yere değdi zannedersem! Şimdi kendimi belki yukarıya doğru itebilirim. Yapabilir miyim? Hayret nasıl olduysa şimdi yukarıya doğru çıkıyorum ama yine hareketsizim! Hiç çırpınmadan, kulaç atmadan yukarıya doğru çıkıyorum ve hızlanıyorum. Kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Bak yaşıyorum işte! Kalp atışlarım yaşadığımın kanıtı, sadece ben istem dışı önce denizin dibine doğru iniyordum şimdi de yukarıya doğru çıkıyorum. Kalp atışlarım gittikçe hızlanıyor. Nefes almak ihtiyacım hızla artmaya başladı. Az önceki sakinliğimin yerini heyecan aldı. Hızla ışığa doğru yükseliyorum, sanki bir şey beni çekiyor. Nefes almak istiyorum, kalp atışlarımı her yerimde hissedebiliyorum. Hızlandım iyice, nefes almak istiyorum, havayı solumak istiyorum. Sadece nefes, hava…

 

-Sırt üstü yatırın!

–Yaşıyor mu? Abi, abii!

-Çok su yutmuş ama nefes alıyor İlhami, merak etme!

–Oh şükürler olsun!

-Biri ambulans çağırsın!

 

BİLAL

Okuduğum kitabın tam bu satırlarında, kalp atışlarımın hızlandığını fark ettim. Nefesim kesilmiş nefes alma ihtiyacı hissediyordum. Sanki bire bir aynı psikolojik hali yaşamış gibiydim romandaki karakterle. O suda boğuluyordu ben ise hayatın içinde! Ben de bir sürü yaşadığım olumsuz durumdan sonra kontrolümü kaybetmiştim, rüzgar nereye sürüklerse oraya gidiyordum, hareketsizdim! Artık dibi gördüğümü düşünüyordum. Daha ne kadar berbat olabilirdi ki hayatım! Beni de bu durumdan kurtaracak biri var mıydı? Bir kurtarıcım olacak mıydı? Bir el, bir Yaradan..! Ben mi bir adım atmalıydım bu durumdan kurtulmak için yoksa Rabbimden mi gelseydi yardım?

 

CEMİL

Son zamanlarda izlediğim en iyi filmden bir bölümdü buraya kadar yazdıklarım. Deniz, hareketsizlik, batış, kurtarılış, hayatta olmak, bunlarla örtüştürülen paralel bir hayat, hayatın içindeki psikolojik bunalım, kurtarılmayı istemek, boğulma hissi, biraz kader vs…

Senaryoyu beğendim doğrusu. En önemlisi duygu ve düşünceler o kadar sade ve anlaşılır ifade edilmiş ki, bu anlatım karşısında şapka çıkartıyorum. Sanki iyi bir acıkmadan sonra yenilen leziz bir yemek gibi veya iyi bir yemekten sonra içilen taze bir çay gibi. Ya da iyi bir izzeti ikramdan sonra, uğurlanan misafirlere söylenen “yine bekleriz” cümlesi gibi. Belki de iyi bir ağırlanmadan sonra, veda ederken ev sahiplerine söylenen “biz de bekleriz” cümlesi gibi.

 

ÇETİN

Aslında ne boğuluyordum ne bunalımdaydım ne de film keyfi yaşamaktaydım. Kurgu içinde kurgu saplantısıydı bunlar ve tüm bunlar kafamda, düşünce dünyamdaydılar. Tüm bu olanları kafamda uydurup duygularımla da şekillendiriyordum. Ve bunları daha sonra yazıya döker belki de iyi bir hikaye çıkartabilirim, ilerde! Ama henüz kurgu içinde kurgu olduğu için buna son veremiyorum, kurgu saplantısı. Ben bir deliyim…

 

DİLAVER

Bu hastanın kafasında olanları gerçekten merak ediyorum. Bin bir hale giriyor, suratından, mimiklerinden anlıyorum bunu. Azap çekiyor zavallı ve ben bir doktor olarak hiçbir şey yapamıyorum. Bırak dünyasına bile giremiyorum. O mu çaresiz ben mi çaresizim! Aslında çaresizmin önde gideniyim!

 

EMİN

Eveeet çocuklar! Hikaye burada bitiyor. Özellikle dikkatinizi toplamak için böyle karışık kuruşuk gibi gözüken bir hikayeyi sizinle paylaştım. Bu ve daha önceki derslerimizden de hatırlayacağınız gibi insanların her zaman için iyi bir bakış açısına sahip olmaları gerekir. Sağlıklı ve doğru bir bakış açısı güzeldir çocuklar. Ama bundan daha güzel olan nedir biliyor musunuz? Bu bakış açısını her yerde ve her an yakalayabilmek…

 

FERDİ

Daha sonra hoca gelir ve bana yönelerek:

-Oğlum, sen dersi dinlemiyorsun galiba, nerelere daldın yine! der. Ben de:

–Hocam hafta sonu gölde yüzerken abim boğuluyordu” diyerek başımdan geçenleri anlatırım. Sonrasında hoca bana acır, ben de yırtarım dayaktan!

 

GÖRKEM-HAYATİ

-Ne yani, şimdi tüm bunlar derste bir öğrencinin kafasından geçen düşünceler mi?

–Eveet!

-Abi çok zorlar ya!

–Beğenmedin mi yani! Şimdi yazık ettin kendine. Hikayeden çıkarıyorum seni! Puf! Sana bundan sonra diyalog yok! Her şeyi ben düşünüyorum. Her şey benim düşüncem. Hatta hayattaki her şey, hayatın kendisi dahil benim bir düşüncemden ibaret. Var olan her şey varsa ben düşündüğüm için var demektir. Evet, her şey benim düşüncemden ibaret. Benim idrakimde ne varsa, her şey ondan ibaret.

—Evladım sana meyve getirdim, biraz ara ver emi! Yine çok kaptırdın kendini derslere, sen gerçekten ders mi yapıyorsun?

–Eveet anne(!) Anne ben birazdan arkadaşlarla filme gideceğim, çok sıkıldım.

—Ne filmiymiş bakalım o?

–Geleceği Olan Adam.

 

ÇETİN

Zavallı doktor! Beni anlayamamaktan düştüğü hallere bak. Hangi doktor hastasını tam olarak anlayabilir ki! Benim kafamda oluşturduğum bu doktor aslında; bilinçaltımda benim asla kimse tarafından anlaşılamaz oluşum düşüncesinin yansıyan bir profili mi? Hadi o, öyle! Peki sınıftaki öğretmen, o neyi temsil ediyor? Ya tüm bunları derste hayal eden öğrenci neyi temsil ediyor? Veya bunları kurgulayan senaristler? Onlar benim saplantılı kurgu mekanizmamın temsilcileri mi?

 

ARİF

Sonradan öğrendim gerçeği. Yüzmek için suya atladığımda, oraya biri tarafından sürüklenmiş bir taşa çarpmışım. Burnumdan çok kan akmış. Etrafta gördüğüm kırmızı balıklar; o akan kanlardı demek! Hastanedeyim üç gündür. Kendime geldiğim zaman, bir an öce bilgisayarın önüne geçerek tüm bu kurguları derleyip toparlamam lazım. O kadar karıştı ki hikaye!

Aslında taşı oraya sürükleyenin kardeşim olduğunu eklesem daha etkileyici bir final olabilir! Yok, hikayede benim kardeşim olmadığı için onun yerine en iyi dostum diyebilirim. Evet, evet o taşı oraya sürükleyen dostum olsun. Aslında iyi niyetle oraya çekti falan. Ama ben de, o taşı orada fark edemeyen biri olarak atlamış olayım ki bu kısmı gerçek olsun. Sonra işte kırmızı balıklar, nefes, romanı okuyor, filmi izleyip yorumluyor, deli, doktor, öğretmen, öğrenci, yine deli ve ben son noktayı koyuyorum. Bu iş bitmiştir.

 

İLHAMİ-İRFAN

-Doktor bey! Söyler misiniz, abim niye kaç gündür kendine gelemiyor?

–Çünkü kurgu devam ediyor evlat!

 

 

-BİTMEDİ-

 

 

GÖRKEM

Hikayeden çıkmış değilim, bütün hikaye benim!

Written By

1977 Yılında doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Kamu Yönetimi mezunu olan Yahya Arslan evli ve 2 çocuk babasıdır. 1995-1999 Yılları arasında radyoculuk ve reklamcılık, 2000-2015 yılları arasında da kamuda görev aldıktan sonra halen özel bir şirkette idareci olarak çalışmaktadır.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da ilginizi çekebilir.

Genel

Neşet Ertaş’ın “Yolcu” türküsü, hayat serüveninin sorgulandığı ve bu serüvene dair derin düşüncelerin anlatıldığı, yürek burkan bir türküdür. Türkünün her mısrası, insanın dünyadaki yolculuğuna...

Genel

TEBRİKLER SAKARYA KENT KONSEYİ, TEBRİKLER GENÇLİK MECLİSİ. Sohbetlerimizde her nasılsa yeni neslin durumunu tartışmaya açarız. Bu konuda oldukça mahir olan toplumumuz. Gençleri de hedefe...

Genel

İçerisinde bulunduğumuz mevsim gereği gündemimize giren bir meteorolojik yazı kaleme almak istedik. Ama bizim niyetimiz meteorolojiden haber vermek değil. Bu yazıyı Kar haberlerini menfi yapanlar...

Genel

Çocukluğumdan beri duyduğum “Vefalı ol” cümlesini hep merak ederdim. Ne demekti ki vefa? Aklım biraz ermeye başladığında da “Vefa”nın sevdiğine bağlı kalmak manasını taşıdığını...

Previous Next
Close
Test Caption
Test Description goes like this