Komşu şehirlerin birbirleriyle olan ilişkisi, tarih boyunca çeşitli dinamikler üzerinden şekillenmiştir. Ortak sınırlar, kültürel benzerlikler ve sosyal etkileşimlerle güçlenen dayanışma ve yardımlaşma bağları vardır. Komşu şehirler arasındaki spor çatışma halinde olsa da dar zamanlarda ilk destek her zaman komşu illerden gelir.
Komşu şehirler farklı zamanlarda ortak projeler üretmekte, ülke üretimine katkıda bulunmaktadır. Ancak çatışmayı körüklemek isteyenlerin teşvikleri ve medyanın olayları abartması neticesinde güzel projeler ön plana çıkamazken çatışma ortamı olan spor faaliyetler kamu oyunun gündeminde kalmaktadır. Ülkemizin gerçeği olan deprem komşuların nasıl birbirine destek olduğunun göstergesidir. Ya da çıkan yangınlarda, sel gibi afet durumlarında ilk müdahale destek hep komşu illerden gelmektedir. Yardımlaşmanın bunca güzel örneği varken sadece futbol üzerin üretilen renkler arası rekabeti düşmanca tavırlara sokmak olmaması gereken bir davranıştır. Futbol, şehirlerarası rekabetin en görünür ve duygusal biçimlerinden biri olarak, dostane ilişkilerin sınandığı bir platform haline gelirken, aynı zamanda komşu şehirler arasında yardımlaşma ve dayanışmayı da besleyen bir unsur olabilir.
Özellikle spor ve futbol gibi geniş kitlelere hitap eden alanlarda ciddi çatışmaların önüne geçmek o şehirlerde yaşayan aklıselim insanların üzerine vazifedir.
Komşu Şehirlerin Dayanışma ve Yardımlaşma Geleneği
Coğrafi yakınlık, komşu şehirler arasında sıkı sosyal, kültürel ve ekonomik bağlar oluşturur. Ortak kaynakların paylaşımı, tarım, ticaret veya sanayi gibi alanlarda iş birliği ve günlük yaşamda karşılıklı destek, komşu şehirler arasındaki yardımlaşmanın temel taşlarını oluşturur. Örneğin, doğal afetler, ekonomik krizler veya sosyal problemlerle karşılaşıldığında komşu şehirlerin birbirine sunduğu destek ve yardımlar, bu bağların ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne serer. Hatırlayalım hasta bir çocuk için Kocaeli ve Sakarya şehirler takımlarının taraftarları bağış kampanyası başlatmıştı. İstenildiği takdirde böyle daha nice güzel çalışmalar yapılabilir.
Oysa futbol, şehirler arası rekabetin en görünür ve duygusal biçimlerinden biri olarak, dostane ilişkilerin sınandığı bir platform haline gelirken, aynı zamanda komşu şehirlerin yardımlaşma ve dayanışmayı da besleyen bir unsur olabilir.
Komşuların ortak çalışma alanı insani krizler veya felaketlerle sınırlı kalmaz; kültürel ve sanatsal etkinliklerde de kendini gösterir. Festivaller, ortak projeler veya kardeş şehir uygulamaları, komşu şehirlerin birbiriyle etkileşimini pekiştiren önemli platformlardır. Kardeş şehir anlaşmaları, iki şehir arasında düzenli kültürel ve ekonomik iş birliğini teşvik eder, böylece uzun vadeli dostluk ve dayanışma ilişkileri inşa edilir.
Örneğin, Türkiye’de Marmara Bölgesi’ndeki şehirler, özellikle deprem gibi doğal afetlerden sonra birbirlerine yardım elini uzatmıştır. İstanbul, Kocaeli ve Sakarya gibi komşu şehirler, 1999 Marmara Depremi sırasında birbirlerine yoğun destek sağlamış, bu dayanışma yıllar boyunca unutulmamıştır. Bu tür olaylar, şehirler arası yardımlaşmanın ne kadar derin ve anlamlı olabileceğini gösterir.
Futbolda Gergin Rekabet
Komşu şehirler arasındaki bu yardımlaşma ve dayanışma, ne yazık ki futbol sahalarına yansıdığında yerini sert bir rekabete bırakabilir. Futbol, şehirlerin kimliklerinin ve gururlarının sembolü haline gelirken, bu sporun getirdiği heyecan ve tutku, rekabetin gerginleşmesine yol açabilir. Taraftar grupları, kendi şehirlerinin takımlarını diğerine üstün görmek isteyebilir ve bu durum, rekabeti dostane sınırların ötesine taşıyabilir.
Komşu şehirlerin futbol takımları arasındaki maçlar, genellikle “derbi” olarak adlandırılır. Bu karşılaşmalar, genellikle büyük bir medya ilgisi çeker ve taraftarlar için oldukça duygusal bir anlam taşır. Türkiye’deki en bilinen şehirlerarası rekabetlerden bir kaçını hatırlayalım. Kocaeli-Sakarya, Trabzon-Rize, Bursa-Eskişehir, Malatya-Elazığ takımları arasındaki müsabakalar rekabeti yüksek ve gergin maçlar olarak görülmektedir. Bu şehir takımlarının taraftarları arasında yıllardır süregelen çekişme vardır. Bu rekabet, yalnızca sahadaki oyunu değil, aynı zamanda şehir kimliğini de şekillendirir.
Ancak bu tür rekabetler, bazen kontrolsüz bir biçimde şiddetli çatışmalara dönüşebilir. Taraftarlar arasındaki sürtüşmeler, maç sonrasında şehirlere yayılan gerginlikler, komşu şehirler arasındaki diğer olumlu ilişkileri gölgeleyebilir. Medyanın ve sosyal medyanın da etkisiyle, futbol rekabeti zaman zaman toplumsal kutuplaşmalara dönüşebilir. Bu durum, futbolun eğlence ve dostane rekabet sınırlarının ötesine geçtiği anlarda, hem şehirler arası ilişkileri hem de toplumsal barışı tehdit eder.
Futboldaki bu gergin rekabetin yapıcı bir biçimde yönetilmesi, şehirler arası ilişkilerin uzun vadede olumlu yönde gelişmesine katkıda bulunabilir. Burada önemli olan, sporun bir eğlence ve dostluk aracı olduğunun hatırlatılmasıdır. Taraftar grupları arasında oluşturulan kardeşlik anlaşmaları, derbi maçlarının öncesinde düzenlenen dostluk etkinlikleri veya sosyal sorumluluk projeleri, bu rekabetin yapıcı hale gelmesini sağlayan önlemlerden bazılarıdır.
Mesela, bazı şehirlerde derbi maçlarından önce her iki takımın taraftarları arasında düzenlenen sosyal yardım kampanyaları veya kan bağışı etkinlikleri, rekabetin dostça bir şekilde yaşanmasını teşvik eder. Ayrıca, futbol kulüplerinin gençlik akademileri arasında yapılan iş birlikleri, yeni nesil sporcuların bu rekabetin olumsuz yönlerinden uzak bir şekilde yetişmesine katkı sağlayabilir.
Komşu şehirler ancak bu dostane projelerle sağlıklı bir yapıya bürünebilir. Futbol sahalarındaki rekabetin sınırlarını aşmaması ve yapıcı bir hale getirilmesi, şehirler arası ilişkilerin uzun vadede daha sağlıklı ve sürdürülebilir olmasına katkı sağlayacaktır. Sporun, toplumları bir araya getiren, insanlar arasında dostluk bağlarını güçlendiren bir araç olarak değerlendirilmesi, hem futbolun ruhuna hem de şehirler arası dayanışmaya hizmet edecektir.
1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı, Kurtuluş savaşı kahramanlarından Kazım Çavuş'un savaş hatıralarını yazdığı bir kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.