Uzun yıllardır Avrupa’da Almanya, ikinci olarak da Polonya kömürden en çok elektrik enerjisi üreten ülkeler oldu. Son yıllarda Avrupa’da birçok ülkenin yenilenebilir enerjiye yatırım yapması ile birlikte kömür yakıtlı elektrik üretimi her geçen gün biraz daha azalmaya başladı.
2023 yılında Türkiye, Almanya ile neredeyse aynı miktarda kömürden enerji üretir hale geldi, bu rakam ile 2. sıradaki Polonya’yı geçip birincilik için Almanya ile yarışır hale gelmemize sebebiyet verdi.
Tabii Türkiye 2021 yılına göre son 2 yıldır doğalgazdan enerji üretimini azaltıp bu eksikliğini başka kanallardan tamamlamaya çalıştı. Güneş ve rüzgâr santrallerinden ilave üretilen yakıt yalnızca tüketimdeki fazlalığı karşılamaya yeterken doğalgazdan karşılanan elektrik üretimindeki eksiklik kömürle tamamlanmaya çalışıldı.
Bunun en büyük sebebi, sıvılaştırılmış doğalgaz alımlarının birim fiyatının artması ve daha ucuz olan kömüre yönelmek durumuna geldi.
Türkiye’nin doğalgaz ithalatı da 2019’dan bu yana en düşük seviyeye gerilemiş oldu.
Bakanlığın resmi verilerine göre 2023 yılındaki Elektrik üretimimizin %36,3’ü kömürden %21,4’ü doğalgazdan %19,6 hidroelektrik kaynaklarından, %10,4’ü rüzgârdan %5,7’si güneşten %3,4’ü jeotermalden ve %3,2’si diğer kaynaklardan elde edildi. Bu veriler nükleer enerjiye ne kadar ehemmiyet verilmesi gerektiğini bir kez daha açıkça ortaya koyuyor.
Bu arada Türkiye’nin toplam kömür ithalatında en büyük payı %58 ile Rusya’dan temin ettiğinin altını çizmek gerekir. Türkiye 2018’de Rusya’dan aldığı kömür toplam kömür ihracatının %20’sinin altındaydı.
Ukrayna savaşı çerçevesinde Rusya Türkiye’ye sattığı kömürde özel indirim uyguluyor ve Türkiye bu avantajı doğalgaz yerine kömür kullanmak suretiyle değerlendiriyor.
Bu bilgilendirmelerden sonra enerji alanında bir bilgiye tek yönlü bakmanın ne kadar hatalı olduğunu göreceğimizi umuyorum. Yalnızca “Türkiye kömürden elektrik üretiminde Avrupa birincisi” bilgisine yeşile duyarsız nitelemesini eklemek mümkün olabilir. Ama diğer faktörlere baktığınızda kömür yerine doğalgaz kullanarak elektrik üretimi yapmış olsak daha çevreci mi olacağız? Tabii ki hayır, sadece daha pahalıya enerji üretmiş ve dolayısıyla tüketmiş olacağız.
Bu nedenle ulaştığımız verileri, tüm çerçevesi ile değerlendirmemiz gerekir.
Sağduyulu bakışa her alanda ihtiyaç olduğunu unutmayalım.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.