Connect with us

Hi, what are you looking for?

Genel

Konuşmak; “Kalpten Kalbe Köprüdür”

İnsan olmanın en temel özelliği, belki de en büyük yetisi, konuşabilmesidir. Sözle, sesle, gözle… Anlam kurarız. Birbirimize yaklaşır, aramızdaki mesafeleri cümlelerle kısaltırız. Dertleşiriz, yüz yüze bakar konuşmalarımızı mimiklerimizle süsleriz. Ne var ki son yıllarda bu en insani becerimizi unutur olduk. Salgın hastalıkla birlikte hayatımıza giren zorunlu yalnızlık, teknolojinin kuytularında daha da kök saldı. Birçok dizi ve film platformlarının bitmeyen bölümleri, sosyal medyanın yorulmak bilmeyen akışı… Her şey, bizi sessizliğin kalabalığına sürükledi. “Yalnızlık, çoğu zaman sessizlikten doğar” sözü bugünlerde daha da anlamlı hale geldi.

Eskiden insanlar daha çok konuşurdu, dertleşirdi. Sadece kelimelerle değil, hâl ile tavırla, gözle ve duruşla anlatılırdı, içlerini dökerdi. Bir komşu kapısı çalınır, iki fincan çayla bir yürek hafiflerdi. Şimdi o kapılar ya hiç çalınmıyor ya da çalındığında içeriden ses gelmiyor. Konuşamayan insanlar artık terapistlerin odasında soluğu alıyor. Dertleşememenin, duyguları paylaşamamanın yükü, antidepresanlarla hafifletilmeye çalışılıyor. Halbuki belki de eksik olan tek şey, bir arkadaş ile konuşmadaydı.

Konuşmak, insanın kendiyle baş edebilme yoludur. Sevinçli anlarını paylaştığında coşkun artar; kederliyken anlatınca iç yangınına su serpilir. Arkadaşın ile konuştukça kendini duyarsın, anlam kazanırsın. Çünkü kelimeler sadece dışa değil, içe de açılır. “İnsan, anlatamadığı şeyin esiridir,” der Albert Camus. Anlatmak, özgürleşmektir.

Ancak konuşmanın bir diğer yarısı vardır ki, çoğu zaman göz ardı edilir: Dinlemek. Anlatan her zaman anlaşılmak ister. Ve dinleyen de anlamakla yükümlüdür. Ne var ki dinlemek; sustuğunu sanarak karşısındakinin konuşmasını beklemek değildir. Gerçek dinleyici, kalbiyle kulak verir. Sessizlikle değil, dikkatle karşılık verir. Konuşma, ancak karşılıklı olursa anlam bulur. Aksi halde, sadece yankı kalır geriye.

Günümüz dünyasında ironik bir sessizlik hüküm sürüyor. Her yer ses dolu, ama anlam yok. Herkes konuşuyor, ama kimse gerçekten birbiriyle değil. Teknoloji, iletişimi kolaylaştırdı belki ama temas etmeyi unutturdu. Ekranlara sıkışan hayatlarımızda, bir göz temasının, samimi ve içten bir “Nasılsın?” sorusunun yerini hiçbir şey dolduramıyor.

Karşılıklı konuşmak bir ihtiyaçtır. Psikolojik bir lüks değil, insani bir zorunluluktur. Anlatamadıklarımızın altında ezilirken, birbirimize uzattığımız bir cümlelik köprü, sandığımızdan çok daha fazlasını iyileştirebilir. Belki yeniden başlamak gerekir: Küçük bir selamla, bir soru cümlesiyle, sessizce değil, söze sarılarak…

Kaybolan karşılıklı konuşma yetimizi kazanmaya var mısınız? Çünkü bazen bir dost sohbeti, en iyi ilaçtan daha güçlüdür.

Written By

1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı, Kurtuluş savaşı kahramanlarından Kazım Çavuş'un savaş hatıralarını yazdığı bir kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da ilginizi çekebilir.

Genel

Neşet Ertaş’ın “Yolcu” türküsü, hayat serüveninin sorgulandığı ve bu serüvene dair derin düşüncelerin anlatıldığı, yürek burkan bir türküdür. Türkünün her mısrası, insanın dünyadaki yolculuğuna...

Genel

TEBRİKLER SAKARYA KENT KONSEYİ, TEBRİKLER GENÇLİK MECLİSİ. Sohbetlerimizde her nasılsa yeni neslin durumunu tartışmaya açarız. Bu konuda oldukça mahir olan toplumumuz. Gençleri de hedefe...

Genel

İçerisinde bulunduğumuz mevsim gereği gündemimize giren bir meteorolojik yazı kaleme almak istedik. Ama bizim niyetimiz meteorolojiden haber vermek değil. Bu yazıyı Kar haberlerini menfi yapanlar...

Genel

Çocukluğumdan beri duyduğum “Vefalı ol” cümlesini hep merak ederdim. Ne demekti ki vefa? Aklım biraz ermeye başladığında da “Vefa”nın sevdiğine bağlı kalmak manasını taşıdığını...

Previous Next
Close
Test Caption
Test Description goes like this