Ramazan ayı, yalnızca oruç ibadetiyle sınırlı kalmayan, ruhen ve bedenen bir arınma süreci sunan mübarek bir zaman dilimidir. Bu ay, bireyselleşmenin arttığı, modern yaşamın insanları yalnızlaştırdığı bir dönemde bizleri tekrar bir araya getiren, unuttuğumuz hasletleri hatırlatan, kaybolmaya yüz tutmuş manevi değerlerimizi yeniden canlandıran rahmet dolu ve bağışlanma ayıdır.
Özellikle 2020 yılında dünyayı sarsan salgın hastalık sonrası, insanlar arasındaki sosyal bağlar zayıflamış, bireycilik ön plana çıkmıştır. Ziyaretlerin azaldığı, sofraların yalnızlaştığı bu süreçte, Ramazan ayı adeta bir rehabilitasyon görevi görerek bizleri yeniden birleştiren, kardeşlik ve paylaşım duygularımızı pekiştiren bir zaman olmuştur. Sofralarda buluştuğumuz, davet ettiğimiz ya da davet edildiğimiz dost, arkadaş ve akrabalarımız ile buluştuğumuz iftar sofralarıdaha da bereketleniyor.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse ona oruçlunun sevabının aynısı verilir. Oruçlunun da sevabından da hiçbir şey eksilmez.”
Bu hadisi şerifin müjdesine mazhar olmak isteyen hayırseverler geçtiğimiz hafta yetim ve öksüzleri sofralarında ağırladılar. İftarlarında yetimleri görmek isteyen hayırseverlere de YÖÇEYDER aracılık etti. Yaklaşık 650 kişilik iftar tam bir gönül sofrasıydı. Salonun yarısı dernek üyeleri ve gönüllülerinden, diğer yarısı da yetim ve öksüzlerdenoluşuyordu. Üstelik aynı masalarda karşılıklı yapıldı iftar. Bir yanda gönlü geniş ve merhametli yardımseverler, diğer yanda gülen gözlerle iftar eden çocuklar ve anneleri.
Hemşerilerimizin yakından bildiği YÖÇEYDER, 30 yıla yakın zamandır ilimizde yetim ve öksüz çocuklar ve ailelerine destek olmaya çalışan bir dernektir. Malûm Ramazan ayının 15. günü Yetimler Günü olarak kutlanır. YÖÇEYDERve gönüllüleri Yetimler Günü öncesi bir iftar sonrası çocukları sevindirmenin mutluluğunu, huzurunu yaşadılar diyebiliriz.
Ramazan’ın en güzel yönlerinden biri, paylaşmak ve dayanışmaktır. Bunu yaşayarak ispat eden bir akşam yaşandı. Geçtiğimiz hafta, işte bu ruhun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik. İftar sofralarının bereketi, sadece açlığı gidermek değil, gönülleri doyurmak ve kardeşliği pekiştirmekti.
Bu anlamlı buluşma, yemeğin ardından eski Ramazanları hatırlatan bir organizasyonla taçlandırıldı. Çocuklar için düzenlenen etkinliklerle, Ramazan’ın neşesi ve maneviyatı hep birlikte yaşandı. Yemek duasının ardından sahneyi dolduran minik yürekler Allı Güllü ikramı, sosis balonlarla şekilli balonlar, köpük balon gösterisi ile hayal dünyasına dalarak keyifli bir gece yaşadı.
Gecenin sonunda iftar sofrasında buluşan herkesin gönlünde derin bir huzur ve mutluluk vardı. Çünkü bu sofralar, yalnızca yemek için değil, birlik ve beraberliği güçlendirmek için kurulmuştu. Katılanlar, Ramazan’ın ruhunu iliklerine kadar hissetti ve bu mübarek ayın ne denli büyük bir nimet olduğunu bir kez daha idrak etti.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) iki parmağını yan yana göstererek şöyle buyurmuştur:
“Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöyleyiz.” (Buhârî, Edeb, 24).
Bu hadis-i şerif, Ramazan’da yapılan her iyiliğin, özellikle yetimlere uzatılan her yardım elinin Allah katında ne kadar büyük bir değer taşıdığını bizlere hatırlatmaktadır.
Ramazan ayı, insanların yalnızca kendileri için değil, başkaları için de yaşadığını hatırladığı, paylaşmanın ve infak etmenin önem kazandığı bir aydır.
Belki de ilerleyen yıllarda, bilim insanları Ramazan’ın yalnızca bireysel değil, toplumsal huzura katkı sağladığınıdaha derinlemesine araştıracak ve bu mübarek ayın sosyal yapıyı güçlendirdiğini kanıtlayacaklardır. Ancak bizler, Ramazan’ın bereketini ve manevi huzurunu iliklerimize kadar hissedenler olarak, bu ayın bizlere sunulmuş büyük bir lütuf olduğuna zaten gönülden inanıyoruz.
Ramazan ayı, insanı yalnızlıktan kurtaran, ruhunu arındıran ve toplumu yeniden bir araya getiren eşsiz bir zaman dilimidir. Oruç, sabır, paylaşım ve manevi derinlik açısından insanın kendisini yeniden keşfettiği bir fırsattır.
Bu yıl yaşanan yetim çocuklarla iftar buluşması gibi organizasyonlar, Ramazan’ın yalnızca bireysel bir ibadet ayı olmadığını, aynı zamanda paylaşmanın ve yardımlaşmanın en güzel şekilde yaşandığı bir dönem olduğunugöstermektedir.
“Kim Ramazan orucunu iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6)
Bu mübarek ayın manevi ikliminden en güzel şekilde faydalanmayı Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Kalın sağlıcakla.
1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı, Kurtuluş savaşı kahramanlarından Kazım Çavuş'un savaş hatıralarını yazdığı bir kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.
