Hayatımızda öyle insanlar vardır ki yanlarında olduğumuzda ruhumuz aydınlanır, kalbimiz huzurla dolar. Gülümsemeleri bulaşıcı, neşeleri coşkulu, iyimserlikleri sarsılmazdır. Adeta birer mutluluk kaynağı gibidirler.
Onların varlığıyla adeta güzel bir hikayenin içindeymiş gibi hisseder, hayatın tüm zorluklarını ve karanlığını unuturuz. Birlikte kahkahalar atar, hayaller kurar, umutla geleceğe bakarız.
Bir dostumuzun, sevdiğimizin sürekli mutlu olması ve etrafına mutluluk saçması elbette güzel bir duygudur. Onun neşesi bize de yansır, hayatımızı renklendirir. Ancak bu mutluluğun sarhoşluğuyla, onların da birer insan olduğunu ve bizim gibi duygulara sahip olduğunu çoğu zaman unuturuz. Onların da kendi dertleri, endişeleri ve üzüntüleri olduğunu göz ardı ederiz. Gülümsemelerinin arkasına saklanan gözyaşlarını, neşelerinin ardındaki hüzünleri olacağı hiç aklımıza gelmez.
Kendi mutluluğumuza o kadar odaklanırız ki, onların mutluluğunu sorgulamayı bile düşünmeyiz. “Nasılsın?” sorusu aklımıza bile gelmez. Hep ondan bir mutluluk makinası gibi bize mutluluk saçmasını bekleriz. Onların mutluluğuna alıştığımız için, başka bir halde düşünemez hale geliriz. Bencilleşiriz. Onların da tıpkı bizim gibi desteğe ve ilgiye ihtiyaç duyduğunu unuturuz.
Oysa ki her insan gibi, onlar da inişler ve çıkışlar yaşar, zorluklarla mücadele eder, üzüntü ve endişeler hisseder. Fırtınalar kopar iç dünyalarında, belki de bizden saklarlar. Onların mutluluğu bir zırh gibi kullanmaları, gerçek duygularını gizlemelerine neden olabilir.
Yanında iyi hissettiğiniz dostlarınızı sadece mutluluk kaynağı olarak görmek yerine, onları anlamaya, dinlemeye ve duygularına ortak olmaya çalışmalıyız. “Nasılsın?” sorusunu sormak, samimi bir ilgi göstermek, belki de fırtınalarını dindirmek için yapabileceğimiz en güzel şeydir.
Gerçek dostluk, sadece mutluluk paylaşmak değil, zor zamanlarda da birbirimize destek olmaktır. Birbirimizin fırtınalarını dinleyebildiğimiz, gerçek duygularımızı paylaşabildiğimiz dostluklar, hayatımızdaki en değerli hazinelerdir.
1977 yılında Kastamonu’da dünyaya geldi. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden ve Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünden mezun oldu. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslami Bilimler Anabilim Dalı Kelam Bölümünde Yüksek Lisans yaptı. 2002 yılından beri reklamcılık sektörünün içerisinde yer aldı. Grafik tasarım üzerine uzmanlaştı. Sakarya Üniversitesi’nde Grafik Tasarım, Fotoğrafçılık, Medya Planlama ve Mesleki Bilgisayar Uygulamaları dersleri verdi. Profesyonel anlamda stok fotoğrafçılıkla uğraşmaktadır. Halen bir reklam ajansında grafik tasarım üzerine çalışmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.