“Beyaz petrol” aşağı, “beyaz petrol” yukarı…
Enerji konuşan birisi olarak ister istemez “beyaz petrol” muhabbeti etrafımda dönüyor.
Aslında hatırlıyorum, bundan 5-6 sene önce “lityum” elementine “beyaz petrol” tanımlaması yapılıp elektrikli otomobil ve cep telefonlarında kullanılan lityum iyon pillere olan talep abartılıp bunun üzerinden ülkemizin lityum rezervlerini, lityum üreticileri gündeme gelmişti. Bu süreçte Şili, Kongo gibi ülkelerin rezervleri, Çin’in gelişimi ve Türkiye’nin de bu yarışta yer alması çok konuşulmuştu.
Hatta lityum kullanımı zihinlerimizde yer alması açısından biraz detay vereyim:
Bir elektrikli aracın bataryasında 60 kilodan daha fazla, hibrit otomobillerde 2 kilo civarında, şarjlı matkaplarda 50-60 gram, dizüstü bilgisayarlarda 30-45 gram, tabletlerde 25-30 gram, cep telefonlarında da maksimum 3-4 gram lityumun kullanılıyor.
Ama bugün “beyaz petrol” diye gündemde yerini alan konu “lityum” değil.
Bugünlerde “jeotermal kaynaklar” “beyaz petrol” diye adlandırılmaya başladı başlandı.
Bilhassa ülkemizin jeotermal enerjide dünya ve Avrupa sıralamasında mesafe kat etmesi, enerji gündeminde ciddi anlamda yer alıyor.
Avrupa’da jeotermal potansiyeli bakımından birinci oluşumuz elbette ki tesadüf değil. Bu pozisyona Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bilhassa son 20 yıldır aldığı vaziyetle geldik. Yenilenebilir enerjiye verilen önem jeotermalde de kendini gösterdi.
Ülkemiz kurulu güç bakımından da Amerika Birleşik Devletleri, Endonezya ve Filipinler’den sonra dünyada dördüncü ülke durumundadır.
Bugün dünyada jeotermal enerjinin yüzde 42’si ısı pompaları aracılığıyla, yüzde 26’sı bölgesel ısıtma sistemlerinde, yüzde 21’i elektrik üretiminde, yüzde 7’si doğrudan konut ve ticari kullanımlarda, yüzde 4’ü tarım ve balıkçılık sektörlerinde, yüzde 1’den azı ise sanayi uygulamalarında tüketiliyor.
*
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın tespitlerine göre; ülkemizdeki jeotermal kaynaklarının %90’ının düşük ve orta sıcaklıkta olup doğrudan kullanıma (ısıtma, termal turizm, endüstriyel uygulamalar vb.) uygun olduğu, ancak %10’ unun elektrik enerjisi üretiminde değerlendirilebilmektedir.
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü çalışmalarına göre ise; ülkemizin toplam jeotermal (görünür) ısı potansiyeli 40.000 MWt’a ulaşmış ve mevcut durumda bu gücün %15’inin ısı, %4’ünün elektrik üretimi amaçlı kullanımı sağlanmaktadır.
Ülkemizin jeotermal potansiyelini bölgesel olarak değerlendirilecek olursa, potansiyel oluşturan alanların %78’i Batı Anadolu’da, %9’u İç Anadolu’da, %7’si Marmara Bölgesi’nde, %5’i Doğu Anadolu’da ve %1’i diğer bölgelerde yer almaktadır.
*
Dünyada jeotermal enerjinin teknik potansiyeli, mevcut küresel elektrik talebini 140 kat karşılayabilecek düzeyde olduğu ifade ediliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın öngörüsü, proje maliyetlerinin düşmeyi sürdürmesi ile jeotermal enerjinin, 2050’ye kadar küresel elektrik talebindeki artışın yüzde 15’ini karşılayabileceği yönünde.
Arzumuz jeotermalde dâhil olmak üzere yenilenebilir enerjide ülkemizin yeni hamleler yapması…
Sağlıcakla kalın.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.