Dost hem iyi görünen hem de iyi olandır, demiş Eflatun. Dostlar arasındaki en büyük sorumluluk ise birbirlerine olan sadakattir. Sadakatin olduğu bir dostluk ise kalıcı ve sonsuzdur.
Bu temeller üzerine kurulan dostluk sadakat ve muhabbet ile devam eder. Dostlar birbirilerinin farklı yönlerini tamamlayarak bir muhabbet oluşturur ve uzun soluklu ilişkiler kurarlar. Örnek vermek gerekirse Rabbimiz Kalubelada ben sizin rabbiniz değil miyim? Diye sormuş bizler de Evet deyip karar veren ve kendi verdiği kararın altını imzalayan kulları olmuştuk. Bu bizim yegâne gerçeğimizdir. Biz imanlı insanlar bu anlaşmanın Kıyamet sabahına kadar devam edecek olduğunu biliriz.
İnsanoğluna doğuştan verilen 5 duyu organı haricinde yüklenen bir takım duygular mevcuttur. Sadakat, Merhamet, Cömertlik, Vefakâr olmak bunlardan bazılarıdır. Ahde vefalı olmak ise insanlar arasında kalıtsal duyguları perçinleyen vazgeçilmez temel taştır. Bu duygular her insana değer katan ve sahip çıkılması gereken duygulardır. Aksi halde bu duygulardan yoksun olanlar insani değere sahip olamayacaktır.
Tecrübeyle sabittir ki insanlar birbirlerini hastalıkta yolculukta ve alışverişte daha iyi tanıma fırsatı bulurlar. Toplumun en küçük yapı taşını insan kabul edersek sağlam bir binanın yapısında bulunan küçük tuğlanın da sağlam olması gereklidir.
Eğer bir binanın temeli sağlam olursa çatısında çay keyfinin tadı bir başka güzel olur. Yok eğer binada sorun varsa bunu söylemek hiç de doğru değildir.
O halde arkadaşlıklarımızı ve dostluklarımızı yar ve yaren kabul edeceksek, yarenliğimizi doğru temeller üzerinde kurmak gerekmektedir
İnsan yaşadığı hayatta bazen dostları ile öyle zamanlara şahit olur ki; üzerinden yıllar geçse de asla unutamıyor. Sanki yıllar önce yaşanmış bir olay şu an vücuda gelmiş misali tazeliğini korumaktadır. Belki de o anlar insanın hayatına yön vermiştir. Belki de o yaşananlar ayaklarının üzerinde sağlam durmayı öğretmiştir.
Hepinizin bildiği gibi bendeniz görme engelli bir bireyim. Kendi yaşamımı göz önünde bulundurarak bir örnek vermek istiyorum. Görme engelli bireye hayat tecrübesi kazandırmak adına bir öğretmeni tarafından özgüven aşılamak amacıyla küçük yaşta talebesini “sen yapabilirsin” diyerek güç vermesidir. Bu özveriyi hayat felsefesi haline getiren görme engelli öğrenci yıllar sonra gördüğü öğretmenine bu davranışından dolayı “iyi ki sizi tanımışım ve benim küçük yaşta hayata atılmama vesile oldunuz” diyerek teşekkür etmiş insani bir vasıf olan Vefa örneği göstermiştir.
Bu öğrenci karşılaştığı zorlukları aşmayı kendisine yön veren öğretmeninin verdiği hayat enerjisi ile özgüven kazanmış. O küçük öğrenci zamanında aldığı eğitimi, öğretimi, kazanımları sonraki nesillere aktarabiliyor ise bu husustaki çabalar insanlık adına meyve vermiş demektir.
1985 yılında Çorum Osmancık doğumludur. Babasının işi gereği 8 yaşına kadar Kastamonu da yaşamıştır. Doğuştan tamamen görme engelli olarak dünyaya gelmiştir. Altı yaşında iki gözünden ameliyat olduktan sonra %15 görmeye başlamıştır. İlkokulu Kilyos Veysel Vardar görme okulunda, Ortaokulu Türkan Sabancı görme okulunda tamamlamıştır. Liseyi Erenköy kız lisesinde tamamlayan TERZİ, Halen Açık Öğretim Fakültesi Büro Yönetimi bölümünde okumaktadır. Türkiye Görme Engelliler Derneğinde 2006-2023 yıllarında sosyal faaliyetlere destek olmuştur. Türkiye’de yeni başlayan goalball görme engelli sporunu Sakarya54 spor kulübünde kadın takımında lisanslı olarak spor yapmaya devam etmektedir. Altı Nokta Körler Derneği Sakarya şube başkan yardımcılığı yapmaktadır.
