Bir önceki yazımızda kavramlarla nasıl uyuşturulduğumuzu yazmaya başlamış ve yazımızı dört başlıkta sizlere aktarmak istediğimi yazmıştım. İlk konu başlığımız olan “Bilim”i elimizden geldiğince aktardık. Bugün ise bir diğer konu başlığımız olan “İnsan Hak ve Hürriyeti” konusunda notlarımı aktarmak istiyorum.
İnsan Hak ve Hürriyeti kulağa hoş gelen bir kavram. Böyle bir konu başlığı bile batı insanının samimiyetsizlikleri ile değersizleştirilmiştir. Buna karşılık masum inançlı insanlar kendilerinin gerçekten inandığı evrensel düşünceye batılıların da inanarak sarıldığını düşünürler. Oysa samimiyetsiz batı “Hak ve Hürriyet” anlayışını sadece karşılarındakini aldatmak için kurgular.
Toplumlar önce ezildiklerine ve haklarından mahrum bırakıldıklarına inandırılıyorlar. Tabii bunun için yine en önemli yönlendirici medya ve halkın içinde kendilerine kul edilmiş köle zihniyetlilerdir. Nitekim daha yakın zamanda ülkemizde yapılan yasa dışı gösterilerde bu iki kavram ön plana çıkarılmıştı. Hatırlanacağı gibi meydanlar yangın yerine çevrilmiş ve insanlara yine sahip çıkan batılılar olmuştu! Oysa ki aynı ayaklanmalar kendi ülkelerinde olduğunda (sarı yelekliler) hak arayanları terörist olmakla suçlamıştı. Emniyet teşkilatının olaylara müdaheleleri açısından bile her iki olay karşılaştırıldığında onların kendi insanlarına nasıl zalimce davrandıkları açıkça görülmekteydi. Buna rağmen kendi zulümlerini haklı görmekte ve savunmaya devam etmektedirler.
Bu mesele tabi ki bugüne ait bir durum değildir. Tarihimizde koca bir imparatorlukta ayaklanma çıkaranların başlıca söylemi “Hak ve Hürriyet” olmuştu. Onların da destekçileri yine aynı zihniyet ve içerdeki yardakçılarıydı.
Sonuçları itibariyle böylesi evrensel kavramları dahi kullanıp zihinlerimizi uyuşturmaya devam ediyorlar bir yandan da masumane davranışlarıyla “Hak ve Hürriyetin” en büyük savunucuları olarak karşımıza çıkmayı başarıyorlar. Bizler şuur altımızda kelime ve kavramlarla uyuşturulmaya devam etmekteyiz.
Bu iki masum kelime ne zaman karşımıza çıksa iki kere düşünmemiz gerektiğini hatırlatarak bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle şimdilik hoşçakalın….
Devam edecek.
1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı, Kurtuluş savaşı kahramanlarından Kazım Çavuş'un savaş hatıralarını yazdığı bir kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.