Son Kaynak Tüketim Tarifesi krizi konusunda söyleyeceklerim devam ediyor.
Bu kez enerji maliyetlerini devletin/hükümetin sübvanse etmesiyle ilgili eleştirilerim var.
Biliyorsunuz, bazı alanlar tek elden devlet eliyle yürütülüyor. Mesela, su ve kanalizasyon hizmeti. Devlet/kamu/belediye/su idaresi bu hizmeti verirken aboneleri arasında bir ayrım yapmadan (konut/işyeri mantığı dışında) herkese aynı su ücretini tatbik ediyor. Zenginle fakir aynı miktar suya aynı bedeli ödüyor. Bazı şehirlerde abone, belirli bir miktarın üzerinde tüketim yaptığı zaman (su tasarrufu olması açısından) tarife birim fiyatı biraz daha artıyor. Ama zengin olduğu için havuzu olan konut abonesi de çok çocuklu olup fazla su tüketmek zorunda kalan bir konut abonesi de aynı miktar suya aynı bedeli ödüyor. Sistem; zengin olandan fazla, fakirden daha az almak için herhangi bir düzenleme çabasına girişmiyor.
Benzer şekilde tek elden yürütülen doğalgaz dağıtım sisteminde de hangi gerekçe ile olursa olsun az harcayan ile çok harcayan konut abonesinin birim fiyatı aynı.
*
Bir husus yanlış anlaşılmasın, “devletin/hükümetin sosyal adaleti tesis etmek” gibi bir yükümlülüğünü yok saymıyorum. Eğer yukarıda bahsettiğimiz elektrik, su, doğalgaz, hatta telefon ve internet ücretleri için önceliğimiz “eşit hizmete eşit ücret” olmalı.
Eğer bir aile/kişi maddi anlamda desteklenmesi gerekiyorsa, hükümetin bu konuda her şeyden bağımsız bir bakanlığı var, yerelde belediyelerin bu konuya eğilen müstakil Sosyal İşler Müdürlükleri/Daire Başkanlıkları var.
*
Gerek kamu, gerek özel sektör sosyal yardım adına hiçbir hizmeti birim fiyatlar üzerinden sübvanse etmemeli. Ülke büyük bir refah içindeyse veya sunulan hizmet ülkenin kendi öz kaynağı ise daha farklı yaklaşımlar değerlendirilebilir.
*
Korkarım bu sübvanse işi yanlış anlaşılıp fındık üreticilerinden pozitif ayrımcılığa muhatap bazıları “benim ürünümü diğerlerinden şu kadar fazla fiyata almalısın” gibi bir beklentiye girecek.
Haksız da sayılmaz, tükettiğim enerjiyi sübvanse eden zihniyet, fındığını da sübvanse etsin.
Sağlıcakla kalın.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.