İsrail’in Gazze’de Ekim 2023 tarihinden beri günümüze süregelen zulmünü eli kolu bağlı olan Müslüman halk ve vicdan sahibi insanlar farklı etkinliklerle protesto etmeye başlamıştı.
Özelde ülkemizde, genelde tüm dünyada duyarlı insanlar İsrail’i protesto eden eylemler gerçekleştirdi. Halen bu protestolar farklı mecralarda devam ediyor. Türk halkı olarak biz, tüm dünyada vicdanlı insanların protestolarından daha farklı daha hassas davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu hassasiyetimizin Gazze’de yaşayanların Müslüman kardeşimiz olmasının yanında tarihsel bir bağdan kaynaklanıyor. Gerçi Filistin’de zulüm altında yaşayan Kardeşlerimiz kadar Hristiyanlar ve farklı inançlara mensup insanlarda bizim hassasiyetimiz alanındadır. Yani zulüm neredeyse onun karşısında olma durumu kahir ekseriyette Türk halkında var.
Ancak her an kalbimizde yaşadığımız zulme karşı duruşumuzu İsrail mallarının “BOYKOT” edilmesinde pek göremiyoruz. Hatırlanacağı gibi Gazze soykırımı başladığı günlerde farklı insanlar “BOYKOT” konusunda hem fikir olmuş ve dünya çapında eylemler başlatmıştı. Bizlerde aynı kararlılıkla “BOYKOT” eylemini başlatmıştık. Bilindiği gibi sokak yürüyüşleri, basın açıklamaları ve bunun gibi Sivil toplum kuruluşlarının organizasyonları başlamış ara ara devam etmektedir. Ancak “BOYKOT” zulme karşı duran herkesin zalim İsrail’e karşı yapabileceği bir protesto şeklidir.
Malum Yahudi’nin malı, canı kadar kıymetlidir. Ona en büyük zarar ticaretini sekteye uğratmakla mümkün olur. Nitekim Allah Resulü peygamber efendimiz bir savaşta beni Nadır Yahudilerinin kaleleri çok muhkem olduğu için, kaleyi kuşatmak fayda vermemişti. Yahudiler, bu kalenin kendilerine Allah tarafından takdir edilen azabı önleyeceğine inanıyorlardı. Bu yüzden kendilerini emniyette hissediyorlardı. Allah Resulü (sav) Yahudilerin mallarını canlarından daha çok sevdiklerini biliyordu, bu sebeple onların hurma ağaçlarını kestirmeye başladı. Normalde Allah Resulü ashabına, “Sakın kadınlara, çocuklara dokunmayın, yaş ağaç kesmeyin diye sıkı sıkıya tembihte bulunurdu.” Şimdi ise söylediğinin tersini yapıyor bu nasıl çelişki, ashap tereddüde düşmüşlerdi! Aslında Allah Resulü burada bir harp taktiği uyguladı, maksat Yahudileri kaleden dışarıya çıkartmaktı ve taktik tuttu. Allah da Yahudilerin kalplerine korku saldı, hiç ummadıkları yerden onları bastırdı. Yahudiler buna dayanamayıp kalelerinden dışarı çıktılar. Yani Yahudi en büyük sevdası olan mal, para, gücünü kaybetmişti.
Her konuda örnek olan peygamberimiz bize yine bir yol göstermişti. Yahudi’nin mallarının ve ticaretinin boykot edilmesi inanın ona karşı atılan mermi kadar canını yakacaktır. Ve biz bunu biliyoruz ama istenilen düzeyde “BOYKOT” yapamıyoruz. Gazze soykırımı başladığı günden beri birçok sivil toplum kuruluşu ve birçok vicdanlı insan “BOYKOT” çağrısı yaptı. Alışverişlerimizde dikkat edilmesi gereken ürünler ve alışveriş yapılmaması gereken firmalar açıklandı. Hatta Müslüman olmayan dünyanın vicdan sahipleri de “BOYKOT” etmeye başladı. İlk günlerde yapılan çağrılar tam olmasa da karşılık buldu. Ancak Gazzelilerin mücadelesi uzadıkça bizim boykot etme oranımız da düşmeye başladı. Bir yanda canıyla mücadele eden Müslümanlar. Diğer yanda rahatından fedakârlıkta dahi muvaffak olamayan Müslümanlar.
İnsan ister istemez böyle bir durumda dahi istikrar gösteremememize hayıflanıyor. Kabul edelim ki; dört elle sarıldığımız birçok meseleyi zaman içerisinde gevşetmeye hatta terk etmeye alışmış bir durumdayız. Hayatımıza koyduğumuz küçük kurallara dahi uyamayan insanlar haline geldik. Bence bu bir hastalık ve o hastalığın ismi İstikrarsızlık.
Hayatına belli kuralları koyup o kurallar çerçevesinde hareket etmeyenler istikamet üzerine bir yaşam da süremiyorlar. İstikametsizlik ve istikrarsızlık olaylar karşısında vurdumduymazlığı da meydana getiriyor.
Artık mübarek Ramazan ayının misafiriyiz. Bugünlerde daha hassas davranmalı ve “BOYKOT” bu ayda farklı bir anlam bulmalıdır. Marketlerden elinde malum meşrubatla veya malum deterjanla çıkan insanları görünce ciğerimiz yanmalı. Bize ne oldu da bu kadar gevşedik inanın anlayamıyorum. Bu ülkede hala o meşrubat firması altı aylık kârının % bilmem kaç artırdığını okumak beni derinden üzdü. Gazze’ye gidip zalimlerle savaşamadığımıza göre bari bunca nimet içerisindeyken bir tavrımız olsun. Ne olur “BOYKOT” ettiklerimiz gerçekten bizim duyarlılığımızı hissetsin.
1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.