Elektrikli araçlar gündemimize girdiği günden beri birçok yönüyle mevcut içten yanmalı motorlu araçlarla yani benzinli ve dizel araçlarla kıyaslanmaya devam ediyor. Çoğu zaman elektrikli araçlar hakkında yaşanan şehir efsanesi sorunlar gündemde yer bulurken farklı bir istatistik gözlerimizi daha fazla açmamız gerektiğini gösterdi. Bize gösterilen değil de, gerçekte olanları anlayabilmek için aşağıdaki kıyaslamaları okumanızı tavsiye ediyorum.
Geçen ay Almanya’da açıklanan detaylı arıza açıklaması elektrikli araçların gerçekten arızaları açısından avantajlı olduğunu ortaya koydu. Çalışma ADAC isimli arıza yardım ekibinin istatistiklerinden derlenmiş.
İsterseniz 2024 yılında 3,6 milyondan fazla arıza kaydı alan firmanın çalışmalarından öncelikle ne tür arıza yardım talebi geldiğini değerlendirelim. Yıllardır en çok soruna marş aküsü yol açtığı ifade ediliyor. Örneğin 2015 yılında arızaların yüzde 36’sı 12 voltluk aküden kaynaklandığı, 2020 koronavirüs salgınının zirve yaptığı dönemde, araçların çoğu zaman hiç kullanılmaması veya çok az kullanılması nedeniyle akü arızalarının sıklığı yüzde 46’ya fırladığı, 2024 yılına gelindiğinde ise arızaların yüzde 45’inin boş aküden kaynaklandığı belirtiliyor.
(Küçük bir not: Bataryalar/piller/aküler, kullanılmadığı zamanki yıpranma ve aşınmaya kıyasla, çalışma sırasında daha az yıpranma ve aşınmaya maruz kalır.)
Arızaların ikinci büyük nedeni ise %22 ile motor sorunları veya motor elektroniğindeki sorunlar, bunu %11 ile marş motoru, jeneratör, elektrik sistemi veya aydınlatma ile ilgili arızalar takip ederken %9 ile lastik arızaları ve %7 ile kilit sistemleri arızaları izliyor.
Güncel arıza istatistiklerinde 20 otomobil markasına ait toplam 159 araç serisi değerlendirilmiş ve 2-9 yaş aralığındaki araçlarda meydana gelen tüm arızalar dikkate alınmış.
Akü sorunlarından belirgin şekilde etkilenen en büyük marka ilginç bir şekilde Toyota olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumun Toyota C-HR ve Toyota RAV4 model yıllarının hemen hemen hepsi için geçerli olduğu, Yaris ve Yaris Cross’un daha genç modelleri de etkilediği görünüyor. Toyota markasının geçmişteki güvenilirliği düşünüldüğünde bu arıza sıklığı oldukça dikkat çekiyor. Toyota yaptığı incelemeler sonucunda çözüm olarak akım kapasitesi önemli ölçüde artırılmış yeni bir aküyü kullanıma sundu ve MyToyota uygulamasında akü izleme özelliğini devreye aldı.
*
Elektrikli araç sayılarının artmasıyla yeni elektrikli araçların, aynı yaştaki benzinli veya dizel motorlu araçlara kıyasla daha az arızalandığı her geçen yıl daha da netleşiyor. İçten yanmalı motorlu araçların 4 yaş için arıza endeksi %1,29 iken elektrikli araçlarda bu oran %0,85 olarak gerçekleşti. 2-4 yaş arasında belirginlik artıyor, oranların %0,94 ve %0,38 olduğu görülüyor. Elektrikli araçlarda arıza oranındaki düşüşün, elektrikli araçların ilk yıllarında ortaya çıkan birçok sorun ve zayıflığın, üreticilerin öğrenme süreciyle artık çözülmüş olmasındankaynaklandığı düşünülüyor.
İlginç bir şekilde elektrikli araçlardaki arızaların yüzde 50’sine marş aküsü neden olurken, benzinli ve dizel araçlardaki tüm arızaların yüzde 45’inden marş aküsü sorumlu. Yani marş aküsü, tahrik tipi fark etmeksizin en fazla arızaya sebep olan aküdür. Elektrikli araçlarda, ikincil olarak araç içi elektronik aksamlarında oluşan sorunlardan dolayı bozuluyor.
Motor arızalarını değerlendirirsek, içten yanmalı motorlar, elektrikli bir araçtan daha sık arızalandığı görülüyor.İçten yanmalı motorlar pistonlar, valfler vb. yüzlerce parçadan oluşurken, bir elektrik motorunda genellikle sadece bir hareketli parça (rotor) bulunur, bu da daha az parça, daha az aşınma ve daha az yıpranma anlamına gelir.
Güncel rakamlar, elektrikli otomobillerin içten yanmalı motorlara göre daha güvenilir olduğu yönündeki eğilimi doğruluyor. Ancak konunun önümüzdeki yıllarda nasıl gelişeceğini görmek heyecan verici olmaya devam ediyor.
Genel olarak elektrikli araç pazarı şu anda oldukça dinamik. Model yelpazesi giderek büyüyor ve belirgin şekilde daha heterojen hale geliyor. Öte yandan, elektrikli otomobillerde henüz başlangıç sorunları yaşanması bekleniyor; zira teknoloji çoğu üretici için hala yeni. Öte yandan, öğrenme eğrisi şu anda oldukça dik olduğundan, elektrikli araçlarda daha fazla gelişmenin düşünülebilir ve beklenebilir olduğu görülüyor.
Her şey gönlünüzce olsun.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.
