Yaz Olimpiyat oyunları geçtiğimiz hafta Fransa’nın başkenti Paris’te rezil bir gösteri ile başladı. Başından sonuna kadar rezalet silsilesi ile dolu olan açılış merasiminden bahsetmek dahi istemiyorum. O açılış insanlık adına utanç verici olsa da ben milli sporcularımızın giydikleri kıyafete takıldım.
Hani şu renkleri açık mavi çizgili beyaz kıyafetler. Ya da bize turkuaz diye yutturulmaya çalışılan mavi beyaz elbiseler. Kenarlarına da ayıp olmasın diye kırmızı çizgiler çekilmiş takım elbiseler.
Dünyanın neresinde olursanız olun olimpiyatlarda ülkenizin sporcuları ile gurur duyarsınız. Bu öyle bir organizasyon ki başından sonuna ülkeyi temsil edersiniz. Sporcularınızın davranışları, sevinçleri ve hüzünleri dünya kamuoyunca takip edilir. Sporculara bu bilinçle hareket etmeleri tavsiye edilir. Bir milli duruş sergilenmesi için gayret ortaya koyulur. Yani dünya pazarına milli duruşunuzu, milli ruhunuzu göstermelisiniz.
Milli ruh diyorum çünkü bugünlerde Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirilen olimpiyatlarda açılış töreninde tüm ülkeler kendilerine ve kültürlerine uygun kıyafetler seçerken maalesef Türkiye hala bazı kaygılarla olsa gerek Yahudi Vakko’nun tasarladığı adeta İsrail ve Yunanistan bayrak görünümlü kıyafetlerle sahne aldı.
Meseleye kıyafet olarak bakmıyorum ama bizim gibi derin tarihi olan bir milletin öyle ucube renkler ve kıyafetle çıkmasını da hazmedemiyorum. İçimizde hiç mi tasarımcı yoktu da Yahudi Vitali Hakko’nun kurmuş olduğu Vakko firması millilerimizin kıyafetlerini tasarladı. Üstelik bize ve kültürümüze ait hiçbir iz bulunmayan holokst artığı kıyafetler. Bunu hangi yetkili kabul etti, hangi yetkili onay verdi. Olimpiyatlara giden millilerin üzerinde taşıdıkları kıyafetlerden biz utandık. Onları oraya gönderen yetkililer, o kıyafetlere imza atanlar hiç mi utanmadılar. Devlet idaresinde yetkisi olanlar olimpiyat komitesi ya da moda tasarımcısı her kime olursa olsun hesap sormalı. Konu hakkında kamuoyunun bilgilendirileceği ciddi açıklama yapmalıdır. Aksi takdirde bu da unutulur ve vicdanlarda bir yara olarak kalır.
Bu arada milli ruha sahip olanların bu tepkisine karşı, bazıları hiç tepki göstermedi. Belki de bizim rahatsız olduğumuz o renkli kıyafetlerden memnun bile oldular. Oysa hatırlayalım, daha iki yıl önce 2022 dünya kupası finali sonrası Messi’nin omuzlarına aldığı Arap geleneksel kıyafetlerinden bir pelerin olan bisht giydiğinde içimizdeki İrlandalılar isyan etmişti. Vay efendim kıyafetin simgesel değerleri vardır. Messi gibi bir sporcu Arap kıyafeti nasıl giyer, diyerek tepkilerini belli ettiler. Şimdi aynı görüş sahiplerine sormak istiyorum, olimpiyatlarda i.rail ve Yunan kıyafeti giyen milli sporcularımız simgesel olarak değersizleşmediler mi? Katılımcı birçok ülke kültürüne uygun kıyafetler giyerken neden biz böyle bir tercih yaptık anlayabilmiş değilim. Zihinlerdeki prangalar kırılmadıkça gerçekten bağımsızız diyebilir miyiz?
Geçiş töreninde Kırmızı Beyaz bayrağımızı gururla taşıyan sporcularımıza başarılar diliyorum. Ama kamuoyunu rahatsız eden açık mavi çizgili ceketlerle taşımak büyük bir rezalet olduğunu yazmadan geçemeyeceğim. Daha karakterli günlerde buluşmak üzere sağlıkla kalın.
1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı, Kurtuluş savaşı kahramanlarından Kazım Çavuş'un savaş hatıralarını yazdığı bir kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.