Her birimizin farklı konularda öncelikleri var. Ama yakın çevreme baktığımda nedense sağlık ve sağlıklı yaşam çok konuşulmasına rağmen pratik olarak hayatın önceliğinde gözükmüyor. Tabi bu tespitimi ilk sıraya kendimi yazarak yapıyorum.
Oysa önümüzde sayısız hastalıklarla mücadele eden tanıdık dost veya akrabalarımız var. Hastaneye yolu düşenler bilir, tüm muayenehanelerin önü tıklım tıklım dolu. Dertlerine deva arayanların bir kısmı orta yaş grubu. Gençler de yok değil. Hastalık bu kadar burnumuzun dibindeyken neden dikkatsiz bir yaşam sürmeye devam ederiz anlaşılmaz.
En küçük hastalanmalarda ise çare için başvurmadığımız yöntem kalmaz. Doktorlara giderek tedaviye devam etmenin yanında ananevi ilaçları da hiç ihmal etmeyiz. Hemen aktarların yolu tutar hangi hastalığa hangi ot iyi gelir hemen kullanmaya (Kendimden biliyorum) başlarız. Bir de daha önce o hastalıkla imtihan olanların tavsiyeleri bizim için çok önemlidir. Belki de doktorun tedavisinden daha önemli. “Bir tanıdık aynı böyle olduydu şu ilacı kullandı bu bitkiyi kullandı hemen geçti”. Sanki dersin o tanıdık Hipokrat veya İbn-i Sina. Sözün özü hastalanmamak için önce tedbir almalı sonra hekim tavsiyesine uymalı insan. Hasta olduktan sonra tedaviye de harfiyen uymalı. Hasta yatağında yazdığı şiirde ne güzel demiş Kanuni Sultan Süleyman “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”.
Farklı konu uzmanları hayattan lezzet almanın türlü yollarını tarif eder dururlar. Ama sağlığın olmadığı hiçbir vücudun hayattan tat alabilmesi mümkün gözükmüyor. İnsan sağlıklı iken farkında olmasa da kendisine verilen en büyük nimet sağlık nimetidir.
Hasta insan yediğinden içtiğinden, dinlediği müzikten ne de ibadetinden lezzet alamaz. Şüphesiz ki “Derdi veren Allah devasını da vermiştir.”, ama bize düşen de tedbir alarak yaşama tutunmak. Unutmayalım ki Allah bile hasta ve yolcu kullarına bazı ibadetlerde kolaylık gösteriyor.
Kaliteli bir yaşam istiyorsak önce sağlıklı olmalıyız. Sağlığımıza dikkat edelim dostlar. Kendimiz için, ailemiz için dostlarımız için sağlımıza dikkat edelim.
Bizden onca beklentisi olan başta çoluk çocuğumuz için, dost ve akrabalarımız için iş arkadaşlarımız için kendimize soralım “Neden Sağlığımız Önceliğimiz Değil”. Hoşça sağlıkla kalın.
1971 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı. Halkla ilişkiler ve medya mezunu olan Abdülkadir Şen evli ve 2 çocuk babasıdır. 1999 depremi sonrası Beton Santrali Müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. 2007 yılında Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı ( SAKVA)'nda Yönetim Kurulu Üyesi ve idareci olarak bulundu. Seyahat etmeyi seven Abdülkadir Şen’in yaptığı seyahatlerinden derlediği FAS ve BALKANLAR’ı anlattığı yayımlanmış 2 gezi/anı kitabı, Kurtuluş savaşı kahramanlarından Kazım Çavuş'un savaş hatıralarını yazdığı bir kitabı vardır. Sakarya merkezli yayın yapan Zafer Dergisinde ve Yeni Sakarya Gazetesinde yazıları çıkmaktadır. Halen Sakarya ili Adapazarı ilçesinde hayatını sürdürmektedir.