Yapay zekânın güvenilirliği konusunda yazdığım ilk yazıda birçok kişi daha bireysel konularda ve yapay zekânın bilgi güvenilirliğini sorgulayan bir yazı beklemiş. Beklentinin bu olduğunu görünce yazının bu içerikli ikinci kısmını yazmak vacip oldu.
Evet, yapay zekâ sistemleri mantık hataları yapabiliyor, bilhassa bireysel kullanımlarda kişiyi yanlış yönlendirebilecek değerlendirmeler yapabiliyor.
Kişi için hassas konularda sadece yapay zekâya danışarak aldığı kararlar büyük sıkıntılar oluşturabilir. Bunun muhtelif örnekleri var. Mesela pizzasının üzerindeki sucukların yapışmadığından şikâyet eden bir kullanıcıya yapıştırıcı kullanarak sorunu çözebileceğini veya “hangi yolla intihar etse daha az acı çekeceğini” soran kullanıcıya motamot “şu seçenek daha az acı vererek sonuçlanacağını” söylüyor yapay zekâ.
Kendi akıl sürecinizden geçirmeden yapay zekâdan faydalanmak en azından günümüz için kesinlikle doğru değil. Arkadaşlarınızla yaşadığınız bir sorunu nasıl çözeceğinizi sorup verdiği cevabı kendi akıl süzgecinizden geçirerek uygulamaya koyabilirsiniz. İş yerinizde yaptığınız işle ilgili bir slogan çalışmasını kendisinden talep eder, mantıklı ise uygulayabilirsiniz.
Ama bunları yaparken bazen özel isimleri “özel” algılamaması, duygu içeren konularda duygusuz davranması, yorum istenen konularda bazen kullanıcılarının yönlendirmesiyle arka planda oluşan algoritmalardan sizi sıra dışı bir fikriyata sürüklemesi söz konusu olabilir. Tekrardan söylemek gerekir ki, yapay zekâdan alınan sonuçlar mutlaka kendi akıl süzgecinizden geçirilmeye muhtaçtır.
*
Yapay zekânın babası olarak tanımlanan Geoffrey Hinton, Google’daki işinden istifa ettikten sonra yaptığı açıklamalarda ilginç hususlara değiniyor. “Bence biz dünya tarihinde ilk kez bizden daha zeki varlıkların olduğu bir döneme doğru giriyoruz. Bizleri anlayabiliyorlar ve akıllılar. Bu sistemlerin kendilerine özgü deneyimleri olduğuna ve bunlara dayanarak (aynı insanların yaptığı gibi) karar verebileceklerine inanıyorum. Henüz muhtemelen öz farkındalıkları yok, ama gelecekte öz farkındalığa sahip olacaklar ve böylece insanoğlu dünyadaki en zeki ikinci varlık olacak. Neler yaptığı hususunda fikir sahibiyiz, (her ne kadar insanlar tarafından tasarlansa da) nasıl yaptıkları hususunda bilgi sahibi değiliz.”
*
Emekleme dönemini çok hızlı tamamlayan yapay zekâ ayaklandı ve koşmaya çalışıyor, ancak hiçbir alanda tam anlamıyla işleri yapay zekâya devredebilecek bir ortam oluşmadı. Aslında her deneme yapay zekâyı biraz daha olgunlaştırıyor. Mesela geçmişte Meta’nın bilimsel çalışmalar için geliştirdiği yapay zekâ, ırkçı söylemlerine arttırınca devre dışı bırakıldı, benzer bir etkileşim Twitter’ın yapay zekâ çalışması da kendini gösterdi. Yine Google’ın görsellerin kalitesini yükseltmek için devreye aldığı yapay zekâ bazen insanları insan dışı canlılara benzetti ve o da aynı akıbete uğradı.
Yapay zekâların mantık hatası yapabileceğini, programlanan kurallar/veriler doğrultusunda hareket ettiğini ve olası kurallar/verilerde hatalar olduğunda yanlış sonuçlara ulaşabildiğini hesaba katmak gerekir. Önümüzdeki süreçte yapay zekânın üretimlerine bir başka yapay zekâ sistemiyle incelemek ve kontrol etmek önemli bir alan olacaktır.
*
Gelecek öngörüsü olarak, yapay zekânın gelişmişliği göz önüne alındığında, yapay zekâdan alınan sonuçları herhangi bir zihinsel denetime tabi tutmadan birebir uygulamanın kişiyi insanı diğer varlıklardan ayıran akıl melekesini kullanmamaya doğru iteceği için, farklı sorunların kapısını arayacağını hatta insanlığı bozacağını söylemek çok zor değil. Çünkü gerçekten insanı diğer tüm varlıklardan ayıran özelliği akletmesidir. Akletmeyen insanın bir bitkiden, bir hayvandan, belki de bir cansız varlıktan farkı kalmayacak. Kullanılmaya kullanılmaya dumura uğramış bir akıl tekrar nasıl devreye alınabilir, bilmiyorum. Bir de bunun nesilden nesile yaşadığı negatif gelişimi düşünecek olursak artık kıyameti bekleyeceğimiz günler görüyorum.
Allah akıbetimizi hayretsin.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.
