Geçtiğimiz hafta Tesla için yeni olumsuz bir haber daha yapıldı. Hani çok soğukta ürettiği araçların devre dışı kaldığı, bazı araçlarının durup dururken yanmaya başladığı, bu aracı kullananların gelecekte ne gibi sağlık sorunları ile karşılaşacağı gibi yazılıp çizilen olumsuzluklara bu defa yepyeni bir haber eklendi.
Fransız “The Guardian Gazetesi” Berlin’de inşa edilen Tesla fabrikasının 2019 ve 2023 uydu görüntülerini analiz edip 329 hektar orman alanının temizlendiğini haberleştirmiş. Haberi ilk okuduğumda 500 bin ağacın kesildiğini ifade eden bilgiler sonrasında, Almanların Türkler kadar çevreye düşkün olmadığını düşündüm. Çünkü Türkiye’de yapılacak bazı HES’ler için değil şehir merkezlerindeki çevre örgütleri, o bölgedeki köylüler bile ayaklanıp ağaçların kesilmesini ve yenilenebilir enerji santrallerinin yapılmasını engellediler. Berlin gibi büyük bir şehrin insanları nasıl oldu da böyle bir katliama göz yumdular.
Habere göre güya iklim aktivistleri gösteriler düzenliyor, ama gerçekleştirebildikleri tek şey; fabrikanın üretimine birkaç gün durdurabilmek.
Berlin gibi, Almanya gibi gelişmiş demokrasiye sahip bir ülkede, bu tür bir fabrikalaşmanın çevreye verdiği zararı gerek hükümetle gerek sivil çevre kuruluşları ile engellenememişliği asla inandırıcı bulunmuyor.
Zaman zaman gündeme getirdiğim üzere, tartışmaların aslında gerçek çeviricilikle bağdaşmadığını, aslında konunun bambaşka bir yüzü olduğunu biliyorum.
Kuklanın hareketlerine değil kuklacının mantalitesini anlamaya çalışıyorum.
Tesla’nın üretimini savunanlar; kesilen bunca ağaca rağmen asıl kıyaslamanın fosil yakıt tüketen içten yanmalı motorlu araçlar ile elektrikli araçların değiştirilmesi perspektifinde yapılmasının gerekliliğini savunuyor.
Buradan fabrikanın bir ayda ürettiği elektrikli araç ile belki de piyasadan çekilen aynı miktardaki fosil yakıt tüketen araçların çekilmesi ile oluşan emisyon miktarının eşit olabileceğini hatırlatmak istiyorum.
Bu yaygarayı koparan Fransız basını fabrikanın kurulduğu alandaki Brandenburg eyaletinin fabrikanın genişleme planını sunduğu çevre bakanlığı tarafından da onaylandığını muhtemelen göz ardı ediyor.
Her ne kadar tesiste çevre kazaları bildirilse de mevcut araçların üretildiği fabrikalarda belki daha büyük kazalar devam ediyor
Planlanan yeni oyun şu: 2025 yılı başı itibarıyla orman tahribatı ile bağlantılı malların ithalatı Avrupa birliğince yasaklanması konusu gündemde.
Her şey gönlünüzce olsun, uyanık olun, uyanık olalım.
1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.
