Connect with us

Hi, what are you looking for?

Genel

Küresel Enerji Ağı: Geleceğin Gücü, Geleceğin Savaşı

Hatırlarsınız, daha önce şu soruyu gündeme getirmiştim: Ülkemizin tüm enerji ihtiyacını karşılamak için ne kadarlık bir alanda güneş paneli kurulması gerekir? Bu sorunun cevabı, Bayburt ilimizin yüz ölçümü kadar bir alanın Türkiye’nin enerji ihtiyacını rahatlıkla karşılayabileceği yönündeydi.

Benzer bir durum tarımsal üretim ve hayvansal gıdalar için de geçerli. Afrika dâhil, dünyadaki tüm üretim miktarları aslında yeryüzünde yaşayan herkese fazlasıyla yeterli, ancak yine de açlık çeken insanlar ve bölgeler bulunuyor. Sorun, üretim miktarında değil; adil dağılım, ulaşılabilirlik ve politik/ekonomik sistemlerin aksaklıklarında yatıyor.

Enerji alanında da benzer bir tablo karşımıza çıkıyor. Günümüzde, kısa vadede bile dünya genelinde yeterli miktarda enerji üretimi yapılabiliyor. Ancak birçok bölgede, halkın alım gücü düşük olduğu için bu enerjiden faydalanamıyorlar. Nasıl ki büyük bir gıda israfı yaşanıyorsa, enerji üretimi de zaman zaman talebin üzerine çıkıyor. Bu durumda ya gereksiz tüketim baş gösteriyor ya da üretim geçici olarak durdurulmak zorunda kalıyor.

Geçtiğimiz aylarda Batı Avrupa’da yaşanan enerji krizi hâlâ hafızalarda. Aralarında sınırlar bulunan ve hatta bazıları Avrupa Birliği üyesi olmayan 4-5 ülke aynı anda bu krizden etkilendi. Bu durum, enerji alanında ciddi bir bölgesel birlikteliğin oluştuğunu açıkça gösteriyor. Belki 2080 ya da 2100 yıllarında güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklarla fosil yakıta ihtiyaç duymadan tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılayabileceğiz.

Çin’de bir üniversitenin yaptığı araştırmaya göre; santral kurulumlarının her geçen gün daha kolay hale gelmesi, ihtiyaç duyulan parçaların ucuzlaması ve yatırımların çok kısa sürede geri dönmesi nedeniyle yatırımcılar, yenilenebilir enerji üretimine daha fazla yöneliyor. Hatta ülkeler ve kıtalar arasında bir enerji alanı oluşturulması artık sadece mümkün değil, belki de zorunlu hale gelecek. Çin başta olmak üzere birçok ülke, enerji tüketim noktalarına yakın denizleri bile güneş panelleriyle kaplamaya başladı.

Yenilenebilir enerji piyasası doğru şekilde optimize edildiğinde dünya, enerji krizlerini çok geride bırakacağı yeni bir döneme girebilir. Ancak bu durum, enerjiye erişimde sorun yaşayan ülkelerin yalnızca yoksul bölgelerle sınırlı kalmayacağı gerçeğini de unutmamalı. Politik sınırlar, diplomatik krizler, uluslararası çekişmeler; enerjinin transferini engelleyebilir, hatta kimi zaman savaşa dönüşebilir.

Küresel enerji ağı, enerji verimliliğini artırmanın ötesinde, çevrecilerin sıkça vurguladığı sıfır karbon hedefine ulaşmada büyük bir avantaj sağlayabilir. Tüm bu olumlu öngörülere rağmen; iklim koşulları, siyasi çekişmeler, savaş riski gibi faktörler bu sistemin önünde ciddi engeller oluşturabilir. Yine de teknik altyapının, insan gücünün ve teknolojinin geldiği nokta; büyük, entegre enerji ağlarının kurulmasını olanaklı kılıyor.

Enerji üretimiyle tüketim arasındaki dengesizlikler ise yeni krizleri, yeni çözümleri ve yeni öğrenmeleri beraberinde getirecek. Biz hâlâ rüzgâr ve güneşi konuşurken, nükleer enerji santralleri de yeniden gündeme gelmiş durumda. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin yoğun enerji ihtiyacını karşılamak adına nükleer santraller yeniden ivme kazanıyor.

Gelecekte savaşlar, petrol rafinerileri ya da nükleer santraller yerine; ülkelerin enerji ağlarının kilit noktalarına yönelik saldırılarla şekillenebilir. Çünkü enerji, artık sadece bir kaynak değil; bir güvenlik meselesi, bir diplomasi aracıdır.

Avrupa kıtası, küçük ülkelerden oluşmasına rağmen, yenilenebilir enerji üretiminde komşularına enerji aktarımını sıradanlaştırdı. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde tüm kıtayı kapsayan enerji ağları kurulacak. Bu ağlar, muhtemelen 2050’li yıllardan itibaren küresel bir sistemin parçası haline gelecek.

Bugüne kadar “değersiz” görülen Afrika çölleri ya da Orta Asya bozkırları, yarının stratejik enerji merkezleri olacak. Bu bölgelerde kurulacak düşük maliyetli güneş ve rüzgâr santralleri ile büyük ölçekli enerji depolama yatırımları, küresel güç dengelerini dahi değiştirebilir.

İklim krizinin enerji sistemlerine getirdiği zorluklar, küresel bir enerji ağı sayesinde telafi edilebilir. Enerjiye erişimi kolaylaşan bölgeler, olası felaketlerden daha hızlı toparlanabilir. Geçmişte otomotivde, finansta ve sanayide rekabet eden ülkeler; gelecekte enerjide karşı karşıya gelecek. Bu yarışta, veren el, alan elden üstün olacak.

Gelişmiş ülkeler enerji üretiminde ilk sıralarda yer almak için büyük planlar yaparken, Çin bu alanda açık ara liderliğe oynuyor. Öyle ki Çin, yakın gelecekte tüm dünyanın ürettiği kadar enerjiyi tek başına üretme potansiyeline sahip bir sistem kurmayı hedefliyor.

Rasim Özdenören’in bahsettiği “Kaliforniya’nın portakal bahçelerinde portakal toplamaya çıkmış yüzbinlerce tarım işçisinin günde üç portakal karşılığında bütün gün çalışmaya mecbur bırakıldıkları için karınlarını doyuramadıkları, fakat bahçe sahiplerinin fiyatları düşürmemek için toplanan portakalları denize döktükleri bir dünya” enerji piyasasında da kendini gösterecektir. Portakal bahçelerinde çalışan işçilerin durumu üzerinden yaptığı eleştiri bugün enerji piyasasında da karşılık buluyor. Üretilen portakallar gibi, üretilen enerji de sırf fiyatlar düşmesin diye israf edilebilir. Agresif piyasa rekabeti ve adaletsiz küresel enerji politikaları nedeniyle, gelecekte enerji kıtlığı yaşayan bölgelerin olması ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor.

Written By

1969 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk ve orta öğretimini Adapazarı’nda, Lise eğitimini Sakarya 1. Endüstri Meslek Lisesinde (Elektrik Bölümü) tamamladı. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde tamamladı. İlk Yüksek Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Yüksek Mühendis” unvanını alarak, ikinci Yüksek Lisans eğitimini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme bölümünde “İşletme Bilim Uzmanı” unvanını alarak tamamladı. Askerliğini kısa dönem olarak Ankara’da ve Manisa’da yaptı. Çalışma hayatına 1991 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladı, Sivas, Tekirdağ ve Sakarya illerinde Teknik Öğretmen ve Yönetici olarak vazife yaptı. 2004-2007 yılları arasında Adapazarı Merkez Belediyesi’nde Teknik İşler Başkan Yardımcısı, 2007-2014 yılları arasında Sakarya Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı ve 2021-2022 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev aldı. Halen Elektrik Makine ve Malzeme İkmal Daire Başkanı olarak vazife yapmaktadır ve bu daire sorumluluğunda kuruma ait 6 HES ve 1 GES işletmeciliği yapılmaktadır. 2017-2024 yılları arasında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Sakarya Şube Başkanlığı’nı yürütmesinin yanında yerel ve ulusal ölçekli derneklerde muhtelif görevlerde bulunmuştur. 2015 yılından bu yana “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı" da yapmaktadır. Telekomünikasyon alanında Cem SERTEL ile birlikte kaleme aldığı “Haberleşme Tekniği-1” kitabı halen lise ve üniversitelerde okutulmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da ilginizi çekebilir.

Genel

Neşet Ertaş’ın “Yolcu” türküsü, hayat serüveninin sorgulandığı ve bu serüvene dair derin düşüncelerin anlatıldığı, yürek burkan bir türküdür. Türkünün her mısrası, insanın dünyadaki yolculuğuna...

Genel

TEBRİKLER SAKARYA KENT KONSEYİ, TEBRİKLER GENÇLİK MECLİSİ. Sohbetlerimizde her nasılsa yeni neslin durumunu tartışmaya açarız. Bu konuda oldukça mahir olan toplumumuz. Gençleri de hedefe...

Gezi

Ostrozac Kalesi (Boşnakça: Tvrđava Ostrožac) Bosna-Hersek’in en güzel ve en küçük şehirlerinden biri olan Cazin’e bağlı Ostrojaç köyünde bulunan bir kaledir. Kale, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 16....

Genel

İçerisinde bulunduğumuz mevsim gereği gündemimize giren bir meteorolojik yazı kaleme almak istedik. Ama bizim niyetimiz meteorolojiden haber vermek değil. Bu yazıyı Kar haberlerini menfi yapanlar...

Previous Next
Close
Test Caption
Test Description goes like this